FİLİSTİN’İ TÜRKİYEDEN AYRI DÜŞÜNEMEYİZ.

İsrail’in Kudüs ve Mescid-i Aksa’daki saldırılarına karşı tüm dünya sessiz kaldığını ve Mescid-i Aksa’nın yine bir ‘siyonist terörle’ karşı karşıya olduğunu üzülerek görüyoruz. Yapılan vahşetin planlı olarak yapıldığı, asıl hedefin ‘Büyük İsrail projesi’ kapsamında Filistin ve Kudüs’ten sonra ülkemizin de içinde yer aldığı bazı devletlerin topraklarını yutmak olduğunu hepimiz biliyoruz.

Maalesef, siyonist rejimin küstah ve pervasızca saldırılarının bir sebebi de İslam ülkelerinin parçalanmışlığı. Tüm dünya, Uluslararası camiada yaşanılan insan hakları ihlallerine ve işgale duyarsız kalmaktadır. BM Güvenlik Konseyi, Avrupa Birliği, Arap Birliği ve pek çok uluslararası kuruluş bu konuda sınıfta kalmıştır. Bu işgalin, emperyalist saldırıların, insanlık dışı uygulamaların, faşist yaklaşımın karşısında sessiz kalanları lanetliyoruz. Aslolan, lanetlemek ve kınamak da olmamalıdır.

 Bunca yıllık tecrübe göstermektedir ki; Siyonist yönetim ancak güçten, müeyyideden anlar. Bu yüzden İslam ülkeleri bir adım atmalıdır. 1969'da Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırılar sonrası kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı, kuruluş amacını tahakkuk ettirmek, Müslümanların hukukunu koruyabilmek için derhal harekete geçmelidir.

Filistinli kardeşlerimizin, Siyonist İsrail'de direnen bütün kardeşlerimizin yanındayız. Filistin’i Türkiye’den ayrı düşünemeyiz. Bu saldırılar bir kez daha Müslümanların birliğine olan ihtiyacı gözler önüne sermiştir. Temel insan haklarını ve uluslararası hukuku çiğneyen Siyonist rejimi şiddetle kınıyoruz. Filistin'de işgal ve zulüm son bulana kadar tüm üyelerimizle birlikte mazlum Filistin halkı ile dayanışmamız devam devam edecektir.  Bilinmelidir ki Mescid-i Aksa tüm Müslümanların ve tüm insanlığın ortak değeridir.  Gün zulme karşı birlik olma günüdür, gün zalime haddini bildirme günüdür.