Milli Çözüm Dergisi Konya Temsilciliği tarafından “Dostlarla Söyleşi” programı gerçekleştirildi.
Milli Çözüm Dergisi Konya Temsilciliği tarafından “Dostlarla Söyleşi” programı gerçekleştirildi. Derginin
Temsilcilik binasında düzenlenen programa onur konuğu olarak katılan Milli Çözüm Dergisi Başyazarı Siyaset
Bilimci & Düşünür Ahmet Akgül yaptığı konuşmada tüm muhalefet kanadının bir araya gelerek ülkeyi Milli
Mutabakat İktidarına kavuşturma hedefine kilitlenmelerinin önemine vurgu yaptı. Sınır ötesi operasyonlar ve
güvenli bölge konusuna da değinen Akgül şunları söyledi:
“Kahraman askerimizin sınır ötesi operasyonlarını elbette destekliyoruz ve kutluyoruz. Ama defalarca
sorduğumuz halde bu iktidardan bir yanıt alamıyoruz:
1 – Güya Suriye sınırımızdan 30 km içeriden oluşturulacak Güvenli Bölge Fırat’ın doğusuna ve Barzani
Kürdistanına niye uzatılmazdı?
2 – Bu güvenli bölgenin ötesinde fiilen, hem de ABD ve Rusya himayesinde kurulan Özerk Kürdistan
Bölgesine garantimi sağlanacaktı?
3 – Suriye’de ABD ve Rusya denetimindeki hava sahasını onlardan habersiz kullanamadığımız bir
ortamda terörün kökünü nasıl ve ne zaman kurutacaktık?
4 – ABD ve PYD’nin Suriye’deki petrol kuyularından yılda 4,5 milyar dolarlık Irak’taki kuyulardan 6,5
milyar dolarlık (11 mil. Dolar) petrol satışına nasıl engel olacaktık?
5 – İsrail’in PYD ve PKK ile özel irtibatı ve ABD’yi bu yönde kullandığı bilindiği halde bu Siyonist çete ile
normalleşme çabalarınız hangi kılıfla meşru sayılmaktaydı?
Bu zamanda öyle kahramanlar türedi ki:
Sözde Filistinlilerin özde İsrail’in yanındalardı…
Sözde İslam ülkelerinin, özde Haçlı AB’nin yanındalardı!..
Sözde Kur’ani hükümlerin özde ahlaksız AB kriterlerinin yanındalardı…
Sözde Milli Görüşçüler devamılardı, özde kirli güçlerin adamlarıydı…
Sözde koyundan – kuzudan, ama özde domuzdan yanalardı. Çünkü domuzu “kasaplık et”
kapsamına almışlardı…
Bu kirli AKP-MHP ittifakından kurtulup bir Milli Mutabakat iktidarına acilen ihtiyaç vardır. Vatan,
Vicdan ve (Tarihe-Millete) vefa duygusu taşıyanların asgari müşterekler ve ortak hedefler
etrafında birleşmesi artık bir zorunluluk halini almıştır.
Çünkü Türkiye’miz; gafillerce “işbilir” sanılan bu işbirlikçi iktidarın, şahsi çıkarları ve siyasi
makamları uğruna, bir uçurumun kenarına getirilmiş durumdadır:
• İşte Pandemi salgını ve Ukrayna Savaşı nedeniyle dünya genelinde enflasyon %10 iken, bizde
%100’leri aşmıştır. İşçi, emekli, memur, köylü geçim sıkıntısından bunalmış, intiharlar artmıştır.
• İşsizlik ve çaresizlik toplumun önemli kesimini canından bıktırmıştır.
• Ziraat ve hayvancılık yapan çiftçi sahipsiz bırakılmış, tarım tıkanmıştır. Erdoğan iktidarının
geçen aylar, yandaş ve rantiyeci firmaların sildiği vergi borcu, Konya, Çukurova ve Trakya
çiftçisinin mazot, gübre ve yem parasından fazladır. • Ailevi ve ahlaki dejenerasyonla, yuvalar
yıkılmaya, kadın cinayetleri artmaya, kısaca toplum çıldırmaya başlamıştır.
• Soygun, vurgun, yolsuzluk, kanunsuzluk, uygunsuzluk bütün devlet kurumlarını kuşatmış, hatta
KPSS imtihan sorularını bile çalıp satmışlardır.
• Hiç olmadığı kadar büyük bir DİN tahribatı yoğunlaşmış, Ateizm, Deizm gibi sapkınlıklar
çoğalmıştır. • İşte bu nedenle, ya bir Milli Mutabakat iktidarı sağlanacak, ya da ülke çok tehlikeli
bir kaos ve kargaşanın kucağına atılacaktır.”