Yedinci gün…
Selamün Aleyküm kardeşlerim. Bu hafta ki yazımı standartlarımın dışına çıkarak, haberlerimizin analizi şeklinde yazmayacağım. Sizlere ilettiğimiz haberlerin yorumunu bu hafta siz kendinizce yapınız artık. Hafta içerisinde, zorlu yaşam şartlarında ailesinin varlığını devam ettirmesi adına eğitim ve öğretimine son verip, tamirci yanına çırak olarak başlayan bir çocuğun sosyal medyada ki videosunu izledim, çok etkilendiğim için de, bu hafta gündemi değerlendirmeyeceğim.! Bu çocuğun sesine kulak verip, gönlümden geçenleri yazacağım. Takdirleri de sizlere bırakıyorum… …“Tarih tekerrürden ibarettir”- “Kral çıplak” sözlerini hepimiz iyi biliriz değil mi.? O zaman balık hafızalı olmadan, dünle bu günü iyi mukayese yapmamız şarttır. Bu şartı yerine getirirken de asla duygusal olmamalıyız.! Olursak ve sevdiğimizin hatasını görmezden gelir örter isek.? Sonrasında da acı gerçeği yaşarız.! Yani; sevdiğimizin ihanetine kesin maruz kalır, rezil oluruz diyor, dünya da yaşanmış o iki meşhur olayı sizlere hatırlatmak istiyorum.1.) Antik Roma dönemi kralın etrafını sarmış dalkavukların içerisinden biri olan, terzi olamayıp ta en iyi elli terzi maaşı alan liyakatsız ve beceriksizin, “sadece akıllı insanların görebileceği bir elbise dikeceğim” yalanıyla geçinen terzinin, terzi olmadığını bir çocuğun “aaaa kral çıplak” demesiyle ortaya çıkan gerçekler.! Kral dahil saray avanesinin rezil olması olayı. 2.) 5 Mayıs 1789 Fransız İhtilali.! Kralın halktan uzak ama, aristograt vekilleri sınırsız kayırması, Katolik kilisesinin de halkın inanış ve zor yaşam şartlarına duyarsız kalması, Camille Desmoulins adlı gazetecinin cesurca ilk açıklaması.! Akabinde monarşinin yerine cumhuriyetin gelmesi, milliyetçiliğin ön plana çıkmasını sağlamış olup, yakın çağın başlangıcı olarak ta, bildiğiniz üzere dünya tarihe geçmesi. Bu olayı başlatan cümle; halkın “AÇIZ” sesine; kralın “PASTA YESİNLER” cevabıdır. Peki kral böyle bir cevabı neden vermiş acaba hiç düşündünüz mü kardeşlerim.? Evet kral sarayında pasta yediği için, bu madalyonun görünen yüzü.! Görünmeyen yüzü ise.? Aristograt vekillerin krala halkın durumunu objektif bir biçimde aktarmamaları.! Diyeceksiniz ki; kralın burada suçu ne.? İnanması; inanmak kaybedim ve kazanımların ana çekirdeği değil mi.? İnanan insan hem kendisinin hem de inandığı kişinin kararlarının sonuçlarına katlanmak zorundadır. Araştırıp sonuçların doğruluğunu görmemiş ise; kimseye de suç atmak gibi bir lüksü olamaz.! Geçmişte yaşanmış, zamanın silemediği bu iki olayı kısaca sizlere aktardıktan sonra.! Günümüzde ki; yaşantımıza bir uyarlama yapmak istiyorum. İlgili resmi kurumların verileri, yaşam gerçeği ile ne kadar ölçüşüyor gelin bir inceleyelim beraberce… Anacak oturulabilecek bir evin kirası, elk, su, doğalgaz gibi zorunlu faturalar ve sonucunda ki gelirimiz? Yazıma ilham kaynağı olan sosyal medyada ki o çocuğun benim görevim evde: Faturaları ödemek ben bunu bilirim sadece, babam zor durumda yetişemiyor, artık ben okumayacağım, okutabilirsek bir küçük kardeşimi okutacağız sözü.!!! Aaaaa kral çıplak diyen çocuğun söylediği gerçekle ne kadar da örtüşüyor değil mi.??? 100 (yüz) metrekare bir market sahibinin sadece 9 000 (Dokuz bin) lira fatura ödüyorum, alıp sattığım ürünlere % kaç yansıtmalıyım demesi; 1789 da ki Fransız’ın “açız” demesiyle örtüşmüyor mu.??? Böyle bir yazı yazmayı hiç arzu etmezdim, böyle benzetmeleri de vermek istemezdim.!! Ama gerçekleri de görmezden gelemezdim.!! İlgililer sizler de, inşallah hislerime tercüman olur, ilgili kurumlara gereken ne ise yaparsınız.!! Yazın ortasında, ne bu zamlar ya Allah aşkına.!! el insaf…