Meral Akşener'den yaylım ateşi.
Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti lideri Meral Akşener, özerklik isteyen HÜDAPAR ve Milli Eğitim Bakanına çok sert ifadeler ile yüklendi.
Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti lideri Meral Akşener, özerklik isteyen HÜDAPAR ve Milli Eğitim Bakanına çok sert ifadeler ile yüklendi.
Akşener'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Hepimizin yüreğini yakan, acı günlerden geçiyoruz. Evlere, ocaklara ateş düşüyor.
Gencecik fidanlarımız, evlatlarımız, Mehmetçiklerimiz toprağa düşüyor. Afyonkarahisar’dan Ramazan Günay, Denizli’den Mehmet Serinkan, Zonguldak’tan İsmail Yazıcı, Tokat’tan Yasin Karaca, Sinop’tan Çağatay Erenoğlu, Malatya’dan Emre Taşkın, Şanlıurfa’dan Abdülkadir İyem, Yozgat’tan Ahmet Arslan, Mardin’den Cebrail Dündar, Kırıkkale’den Semih Yılmaz, Elazığ’dan Kemal Aslan, Manisa’dan, Enis Budak…
"MÜCADELE EDİYORUZ"
12 ilimizde; 12 yiğidimiz, 12 canımız, 12 evladımız… Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Yüce Allah onları, peygamber efendimize, komşu kılsın.
Düşünün ki; 24 saatte, 12 şehit verdiğimiz, millî bir acıda bile; kendi evlatlarına, millî yas ilan etmeyi çok gören,
bir büyük vicdansızlıkla, mücadele ediyoruz!
Terörle mücadelede bile; hamasetin arkasına sığınan, bir büyük ciddiyetsizlikle, mücadele ediyoruz!
Çok değil, daha 1 yıl önce; 'Şu kadar terörist kaldı…' 'Ayakkabı numaralarını bile biliyoruz…' 'Terörü bitirdik…' diye, milletimize yalan söyleyen; dün verdikleri sözlerin, bugün hesabını veremeyen; bir büyük basiretsizlikle, mücadele ediyoruz.
Ve ne yazık ki, sadece iktidarla da mücadele etmiyoruz… Biz aynı zamanda; milletin vicdanını temsil eden, bu kutlu çatının altında; pkk terörünü, aklama peşine düşenlerle de, mücadele ediyoruz!
Terörist başına, methiyeler düzme yarışına girenlerle de, mücadele ediyoruz! Haine hain diyemeyen, sözde demokrasi havarisi riyakarlarla; Oy kazanma uğruna, bölücülüğe ses çıkaramayan; koltuk meraklısı fırsatçılarla da, mücadele ediyoruz!
İşte bu yüzden, İYİ Parti olarak; sonda söyleyeceğimizi, en başta söyleyelim. Adı sürekli olarak değişen; ama terörist başına duyduğu sevdası, bir türlü değişmeyen, bir sözde siyasi partinin; bizim gözümüzde, siyasi meşruiyeti yoktur!"
'ÖZERKLİK' AÇIKLAMASINA YANIT
Biz diyoruz ki; önümüzdeki seçimler bir milat olsun. 31 Mart’ta, Yüksek Seçim Kurulu, milletimizin önüne, terörle iltisaklı adayları çıkartmasın! Seçimlerden sonra yaptığınız, “derinlikli” soruşturmaları, bu sefer, seçimlerden önce yapın!
Eğer rahatsızlığınızda ciddiyseniz; kürsülerden hamasi nutuklar atıp, şikâyet etmek yerine; devleti yönetmenin gereğini yapın. Biz varız. Buyurun hodri meydan!
Gazi Meclisimizin kürsüsünden; Bir yandan terör propagandası yapılırken; diğer yandan da, eyalet sistemi, özerlik ve federasyon nidaları atılıyor. Ama ne hikmetse;
Bu iki hadsizliğe de; Aynı güçle itiraz eden; Aynı güçle had bildiren; Aynı güçle karşı çıkan; tek siyasi parti, İYİ Parti! Bizim dışımızda kimseden, tık yok…
Gerçekten ibretlik…
BAKANI TEKİN'E: "O KOLTUKLTA BOŞUNA OTURMAYACAKSINIZ"
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in "Sizin tarikat cemaat dediğiniz bizim STK dediğimiz yapılarla protokol yapmaya devam edeceğiz" sözlerine şu sözlerle yanıt verdi:
"Öncelikle, gözümüzün önünde, resmen anayasa suçu işleyen, Millî Eğitim Bakanı’na değinmek istiyorum. Bütçe görüşmeleri sırasında; Bakanlığın, tarikat ve cemaatlere ayırdığı bütçeyi, savunmak için, bu arkadaş, çıktı ve dedi ki; 'Sizin tarikat, cemaat dediğiniz; bizim, STK dediğimiz yapılarla, protokol yapmaya devam edeceğiz.
Çünkü onlar, çocukların, dağa çıkmasını engelliyor. Çocuklarımın dağa çıkmaması için, buna devam edeceğim.'
Şu rezalete bakar mısınız? Şu aymazlığa, şu ciddiyetsizliğe bakar mısınız? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni düşürdükleri, şu duruma bakar mısınız? Yazıklar olsun!
Sayın Bakan; belli ki, siz bilmiyorsunuz; ama ben hatırlatayım… Anayasamızdaki, eğitime ilişkin maddeler gayet açıktır. Eğitim, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Çocuklarımızın, eşit şartlarda yetişmesini sağlamak; onlara çağın gereklerine uygun, bir eğitim vermek; ve hür bireyler olarak yetiştirmek için; eğitimi devletin üstlenmesi şarttır.
Peki, eğitim gibi, memleketin istikbali için, hayati öneme sahip olan bir sorumluluk; sizin anlayışınızda olduğu gibi; cemaatlere devredildiğinde, ne olur biliyor musunuz? Ortaya, paralel bir eğitim sistemi çıkar.
Cemaat aidiyeti, ülke aidiyetinin üstünde olan, çocukların yetişmesi tehlikesi doğar. Tercih hakkı, çocuğun elinden alınır, ve cemaatin emrine teslim edilir. Bu yüzden de, devletin amacı, alternatif doğrularla kodlanmış, itaatkar bireyler yerine, kendi doğrusunu kendi bulan, özgür bireyler yetiştirmektir.
Siz belli ki, yaşadıklarımızı çabuk unutmuşsunuz! Türk milletinin, fetö terörüne karşı verdiği sınavdan; belli ki siz, hiç ders almamışsınız! Devleti yönetmenin getirdiği sorumluluktan; belli ki kendinize, hiç vazife çıkartmamışınız!
Ama eğer ki; 'Benim devlet olarak verdiğim eğitim, çocukları, teröre yönlendiriyor; ama cemaatin verdiği eğitim, bu çocukları terörden koruyor.' diyorsanız; bir zahmet dönüp, suçu kendinize arayacaksınız!
Eğer ki; Devlet olarak, çocuklarımızı, güvenli ve kaliteli eğitime eriştiremiyorsanız; iktidar olarak, suçu kendinizde arayacaksınız! Ve eğer ki; 1 trilyonu aşan bütçeniz ile, sizin yapamadığınızı, bir cemaat yapabiliyorsa; O zaman, o koltukta boşuna oturmayacaksınız! Bu kadar basit."