esin çelebi anlatıldı

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Konya Şubesi, "Konyalı Onlar" başlıklı takviminde bir konferansa daha ev sahipliği yaptı. D. Mehmet Doğan Kütüphanesi'nde gerçekleştirilen programın konuğu, Hazreti Mevlânâ Celaleddin-i Rumi'nin 22. kuşak torunu, değerli yazar ve konuşmacı Esin Çelebi Bayru oldu. Saffet Yurtsever ile birlikte takvim koordinatörü de olan Prof. Dr. Nuri Şimşekler'in düzenlediği konferansta, Esin Çelebi’nin hayatını anlattığı kısa bir belgesel gösterimi ile başlandı. Esin Çelebi Bayru, babası Celalettin Bâkır Çelebi'nin ve ailesinin köklü geçmişini, hayatını ve Mevlevi kültürüne yaptığı değerli katkıları etkileyici bir sunumla aktardı.
Program, Esin Çelebi Bayru'nun hayatını özetleyen kısa bir belgesel gösterimi ile başladı. Ardından kürsüye davet edilen Esin Çelebi Bayru, TYB Konya Şubesi'nin böylesine anlamlı bir etkinlikte konuşma yapmaktan duyduğu heyecanı dile getirdi. Bayru, babası Celalettin Bâkır Çelebi'nin 1996 yılında vuslata erdiğini ancak hatıralarının ve manevi mirasının hala canlı olduğunu vurguladı. Babasının hayallerini ve teşviklerini her zaman yanında hissettiğini belirten Esin Çelebi Bayru, annesinin de manevi desteğini ve yol göstericiliğini minnetle andı.
ÇELEBİ AİLESİNİN KÖKLÜ GEÇMİŞİ VE HALEP YILLARI
Konuşmasının devamında Esin Çelebi Bayru, babası Celalettin Bâkır Çelebi'nin Halep'te doğmasının ardındaki tarihi süreci detaylı bir şekilde aktardı. Bu bağlamda büyük dedesi Abdülhalim Çelebi'nin Konya Mevlânâ Dergahı'nın son postnişini olduğunu ve Kurtuluş Savaşı yıllarında milli mücadeleye önemli destekler verdiğini anlattı. Abdülhalim Çelebi'nin Konya mebusluğu ve Büyük Millet Meclisi'ndeki görevlerine değinen Bayru, onun İstiklal Madalyası ile onurlandırıldığını ve Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu öncesinde oğlu Mehmet Bâkır Çelebi'yi Halep Mevlevihanesi'ne şeyh olarak tayin ettiğini belirtti.
Mehmet Bâkır Çelebi'nin hayatına da değinen Esin Çelebi Bayru, büyük babasının 1901'de Manisa'da doğduğunu, babasının makam çelebisi olmasıyla Konya'ya geldiğini ve daha sonra Halep Mevlevihanesi'nde önemli görevler üstlendiğini ifade etti. Türkiye'de tekkelerin kapatılmasıyla birlikte Halep Mevlevihanesi'nin Mevlevilerin merkezi haline geldiğini vurgulayan Bayru, Mehmet Bâkır Çelebi'nin Şam, Trablus ve Kıbrıs'taki mevlevihanelere şeyh tayin ettiğini aktardı. Büyük babasının Hatay'ın anavatana katılım sürecindeki milli görevlerine de dikkat çeken Esin Çelebi Bayru, onun bu önemli hizmetlerinden dolayı devlet tarafından maaşla ödüllendirildiğini söyledi. Mehmet Bâkır Çelebi'nin 1944'te vefat ettiğini ve Yenikapı Mevlevihanesi'ne defnedildiğini de sözlerine ekledi.
CELALETTİN BÂKIR ÇELEBİ'NİN HALEP'TEKİ YAŞAMI VE TÜRK KİMLİĞİ
Esin Çelebi Bayru, babası Celalettin Bâkır Çelebi'nin 1926'da Halep'te doğduğunu ve annesi İzzet Hanım'ın onu manevi değerlerle büyüttüğünü aktardı. İzzet Hanım'ın asker kökenli bir aileden gelmesine rağmen dinine ve vatanına bağlılığını koruduğunu belirten Bayru, annesinin çocuklarını hem Mevlevihane ortamında yetiştirdiğini hem de Fransız okullarında okutarak onların hem manevi hem de dünyevi ilimler almasını sağladığını vurguladı. Celalettin Bâkır Çelebi'nin Halep Mevlevihanesi'ndeki çocukluk yıllarını ve buradaki eğitimini detaylı bir şekilde anlatan Esin Çelebi Bayru, Mevlevihane'nin bir okul gibi işlediğini, burada Mevlevi adabının öğretildiğini, Kur'an-ı Kerim tefsirlerinin yapıldığını ve musiki çalışmalarının icra edildiğini söyledi. En önemlisi Mevlevihane'de yalnızca Türkçe konuşulduğunu ve bahçıvan dedenin çiçeklere Anadolu şehirlerinin isimlerini verdiğini aktardı.
Celalettin Bâkır Çelebi'nin Mevlevi mutfağıyla ilk karşılaşma anısını da paylaşan Esin Çelebi Bayru, babasının altı aylık bir bebekken Matbah-ı Şerif'e götürüldüğünü ve burada kurban kesilip helva yapıldığını anlattı. Büyüdükten sonra babasının mutfağa sığınıp bu güzelliklere vesile olduğunu dile getiren Bayru, babasının Lalası Abdülhamit, Gazi Dede, Ferhat Dede ve Raşit Dede gibi önemli isimleri büyük bir sevgi ve hürmetle andığını belirtti. Celalettin Bâkır Çelebi'nin okul yıllarında Türk, Arap ve Fransız dillerini çok iyi öğrendiğini ve Latince bilgisinin ona ileride pek çok dili kolayca konuşma imkanı sağladığını ifade eden Bayru, babasının dil öğrenme yeteneğine dair örnekler verdi. 1943'te İstanbul'a gelip Galatasaray Lisesi'nde okuyan Celalettin Çelebi'nin babasının vefatı üzerine Halep'e döndüğünü ve ardından Beyrut Amerikan Üniversitesi'nde hukuk eğitimi aldığını aktardı. Babasının vefatıyla artan manevi sorumlulukları neticesinde Celalettin Çelebi'nin genç yaşta Makam Çelebiliği'ne seçildiğini ancak amcası Şemsül Vahit Çelebi'nin kendisine vekalet ettiğini söyledi. Suriye hükümetinin çelebilik makamını resmen tanımama kararı alması ve vakıf mallarına el koyması üzerine Celalettin Çelebi'ye Suriye vatandaşlığı teklif edildiğini ancak onun "Ben Türk olarak doğdum ve Türk olarak yaşayıp Türk olarak vefat edeceğim," diyerek bu teklifi reddettiğini vurguladı. Bu haksızlığın giderilmesi için Türkiye Cumhuriyeti'nin Suriye nezdinde girişimlerde bulunduğunu ancak sonuç alınamadığını da sözlerine ekledi.
CELALETTİN BÂKIR ÇELEBİ'NİN İSTANBUL YILLARI VE MEVLEVİ KÜLTÜRÜNE HİZMETLERİ
Esin Çelebi Bayru, babası Celalettin Bâkır Çelebi'nin 1948'de İstanbul'u ziyareti sırasında teyzesinin kızı Fatma Güzide ile evlendiğini ve bu evlilikten beş çocuklarının olduğunu belirtti. 1958 yılında Suriye'deki siyasi gelişmeler nedeniyle ailesiyle birlikte Halep'ten ayrılarak İstanbul'a geldiklerini anlatan Bayru, babasının büyük çabalarla Suriye'deki topraklarını satıp Hatay'da toprak aldığını ve böylece anavatanına kavuştuğunu ifade etti. Celalettin Bâkır Çelebi'nin İstanbul'daki evini bir sohbet meclisine dönüştürdüğünü ve burada Abdülbaki Gölpınarlı, Şefik Can gibi pek çok önemli ismin katılımıyla ilmi ve kültürel sohbetler yapıldığını aktardı. Babasının yasalara olan saygısını ve Konya'daki Mevlânâ haftası kutlamalarına hassasiyetle yaklaştığını dile getiren Bayru, her yıl 18 Aralık'ta Konya'ya giderek ceddi Hazreti Mevlânâ ile halvet olduğunu söyledi.
1978 yılında devlet tarafından Mevlânâ Vuslat Yıldönümü Anma Törenleri'ne konuşmacı olarak davet edilmesinin babası için büyük bir onur olduğunu belirten Esin Çelebi Bayru, babasının hayatının geri kalanını Hz. Mevlânâ ve Mevlevi kültürünü tüm dünyaya tanıtmaya adadığını vurguladı. Pakistan'dan Amerika'ya kadar pek çok ülkede konferanslar verdiğini ve gittiği ülkelerde dinleyicilere kendi dilleriyle hitap ettiğini anlatan Bayru, babasının bu hizmetlerinden dolayı 1990 yılının UNESCO tarafından dünya sevgi yılı ilan edildiğini hatırlattı. Babasının Türkiye'nin pek çok şehrinde de sivil toplum kuruluşlarının davetiyle konuşmalar yaptığını ve her kesime eşit mesafede yaklaştığını ifade etti. Celalettin Bâkır Çelebi'nin 1989 yılında Selçuk Üniversitesi tarafından şeref doktoru unvanı ile onurlandırıldığını ve çeşitli kitaplarının yayınlandığını da sözlerine ekledi. Babasının 1996 yılında vuslata erdiğini ve Konya'da defnedildiğini söyleyen Esin Çelebi Bayru, babasının Hz. Mevlânâ'ya olan derin bağlılığını ifade eden bir şiirini de paylaştı.
PROGRAMIN SONUÇ BÖLÜMÜ VE HEDİYELEŞME
Konferansın sonunda Vakıflar Bölge Müdürü Yılmaz Kılınç, Konya eski milletvekili Prof. Dr. Ahmet Alkan, Kültür Bakanlığı Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu Postnişîni Fahri Özçakıl ve TYB Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu, Esin Çelebi Bayru'ya katılım beratı ve TYB Konya Şubesi yayınlarını takdim ettiler. Ayrıca Esin Çelebi Bayru, D. Mehmet Doğan Kütüphanesi'ne kendi kitabı "Mevlânâ Okyanusundan"ı imzalı hediye etti. Bu anlamlı hediyeye karşılık olarak TYB Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu da kendi son kitabı “Kendini Arayan Şehir”i imzalayarak Esin Çelebi Bayru'ya takdim ederek karşılıklı bir hediyeleşme yaşandı. Prof. Dr. Nuri Şimşekler, programın sonunda yaptığı değerlendirmede Esin Çelebi Bayru'nun etkileyici sunumu için teşekkürlerini iletti ve Celalettin Bâkır Çelebi'nin manevi mirasının önemini vurguladı. Program, katılımcıların Esin Çelebi Bayru ile hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sona erdi.