Davutoğlu: "15 Temmuz'un hesabı görülmedi daha.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, "8 yıl geçti 15 Temmuz ile ilgili doğru düzgün muhasebe yapıldı mı? 15 Temmuz'un 251 şehidin kanları üzerinde zengin olanlar oldu FETÖ borsasıyla. O gün hiçbir yerde görünmeyip sonra kahramanlık taslayarak devlete sızmış çeteler çıktı. Devletin içinde ciddi bir tehlikenin var olduğunu görüyorum. Çünkü 15 Temmuz'un hesabı görülmedi daha. 15 Temmuz'un hesabı görülmeden herhangi bir yeni devlet reformunun yapılması da çok zor. Darbe Araştırma Komisyonu’nun raporu yayınlanmadan 15 Temmuz'un hakkı verilemez" dedi.

Davutoğlu: "15 Temmuz'un hesabı görülmedi daha.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, "8 yıl geçti 15 Temmuz ile ilgili doğru düzgün muhasebe yapıldı mı? 15 Temmuz'un 251 şehidin kanları üzerinde zengin olanlar oldu FETÖ borsasıyla. O gün hiçbir yerde görünmeyip sonra kahramanlık taslayarak devlete sızmış çeteler çıktı. Devletin içinde ciddi bir tehlikenin var olduğunu görüyorum. Çünkü 15 Temmuz'un hesabı görülmedi daha. 15 Temmuz'un hesabı görülmeden herhangi bir yeni devlet reformunun yapılması da çok zor. Darbe Araştırma Komisyonu’nun raporu yayınlanmadan 15 Temmuz'un hakkı verilemez" dedi.

 

Gelecek-Saadet Partisi ortak grup toplantısı, TBMM’de yapıldı. Toplantıda konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, "Siyaset maalesef doğal mecrasından koptu. Siyasetin amacı, kişilerin kendi geleceklerini teminat altına almak üzere ceplerini doldurmak mı? Milletin geleceğini teminat altına almak mı? Siyaset, devletin imkanlarıyla milletin refaha götürülmesi misyonun adıdır. Devlet ile millet arasında köprü kurmaktır siyaset. Emeklilerin durumu ortada. En düşük emekli maaşı 10 bin liradan 12 bin 500 liraya çıkacak. Bu en düşük emekli maaşı. Bütün emeklilere yansıyacak artış falan değil. Peki 12 bin 500 lirayla gerçekten bir emekli, onurlu bir hayat sürdürebilir mi? Bu iktidar bu maaşta yeterince beslenemeyen yaşlı, güçsüz emeklileri bir an önce dünyadan ahireti emekli etmek için bu maaşı veriyor. Dünyada onurla yaşatmak için değil" ifadelerini kullandı.

 

Çiftçilerin çok zor durumda olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, "Ukrayna çiftçisine, Rus çiftçisine buğday ve arpa alımları üzerinden bu farkı ödeyerek siloları dolduracaksınız, Türk çiftçisini bir daha buğday ve arpa ekemez hale getireceksiniz. Türkiye'deki çiftçiler geleceği göremiyorlar. Toprak şahitsiz kalacak. Vatan dediğimiz toprak ekilemez hale gelecek. Çünkü çiftçilerin her geçen gün topraktan kopuyor. Gelelim işçilere. İşçilerimiz memnun mu? Başbakanlığım döneminde şunu fark etmiştim, taşeron sistemi demek sömürü düzeni demek. Başbakanlık dönemimde çok net bir talimat vermiştim, taşeron sistemini tümden kaldıracağız diye. Çünkü emeği sömürmekten daha büyük bir vebal ve kul hakkı yoktur. Maalesef bu reformu yapamadan bir darbeyle uzaklaştırıldığımız için o sömürü düzeni devam etti" şeklinde konuştu.

 

"Kamuoyunda tepki gelen yasaları 'vakit kalmadı' diyerek erteleyecekler"

 

Davutoğlu, Meclis'te görülen kanun tekliflerine ilişkin şunları söyledi:

 

"Devletle millet arasındaki bağı parlamento kurar. Parlamentosu iyi çalışmayan ülkelerde milletle devlet arasındaki bağ kopmuştur. Parlamento milletin vicdanının devlete yansımasıdır. Gelmişsiniz yazın ortasına en temel beş kanunu bir haftada çıkarmaya çalışıyorsunuz. 9’uncu Yargı Paketi, Vergi Kanunu, sokak hayvanlarının toplatılmasıyla ilgili kanun, ticaret kanunu ve öğretmenlik meslek kanunu. Bu 5 kanun önümüzdeki hafta parlamentoda görüşülecek. Bunun her biri geniş toplumsal kesimleri ilgilendiren yasalar. Nasıl bir sorumsuzluk bu? Ne yapacaklar biliyor musunuz? Kamuoyunda tepki gelen yasaları 'vakit kalmadı' diyerek erteleyecekler. Belirsizlik giderek artacak. Öğretmenlik herhangi bir meslek değildir. Öğretmenlik ilahi bir meslektir ama kendisi başkasına muhtaç olan birisi, acaba kendisinden sonraki gelecek nesli nasıl yetiştirebilir? Milletin ahvali açısından başka bir açık adalet. 9’uncu Yargı Paketi içerisinde adalete güven anlamında herhangi bir madde gördünüz mü? Tartışılıp duruyor. Konuşulan tek madde kadınların soyadları soyadları ne olacak? Devletin esası adalettir, adalet."

 

"15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu'nun raporu yayınlansın"

 

Darbe Araştırma Komisyonu raporunun neden yayınlanmadığını soran Davutoğlu, 15 Temmuz'dan faydalananlar olduğunu belirterek şunları söyledi:

 

"15 Temmuz şehitlerini rahmetle anıyorum. 8 yıl geçti 15 Temmuz ile ilgili doğru düzgün muhasebe yapıldı mı? Şehitlerimizin Türkiye’nin özgürlüğüne dair umutları gerçekleşti mi? 15 Temmuz'un 251 şehidin kanları üzerinde zengin olanlar oldu FETÖ borsasıyla. O gün hiçbir yerde görünmeyip sonra kahramanlık taslayarak devlete sızmış çeteler çıktı. Bir haftadır bu soru bana soruluyor, 'yine bir tehlike mi görüyorsunuz?' Evet. Devletin içinde ciddi bir tehlikenin var olduğunu görüyorum. Çünkü 15 Temmuz’un hesabı görülmedi daha. 15 Temmuz'un hesabı görülmeden herhangi bir yeni devlet reformunun yapılması da çok zor.

 

İktidara yakın bir yazar diyor ki, ‘15 Temmuz anmalarında hiçbir heyecan kalamadı’. Doğru tespit. O günkü devlet yönetiminde kendini kahraman görenler konuşuyorlar şimdi ama Darbe Araştırma Komisyonu’nda verilen sorulara yanıt vermediler. Eski İçişleri Bakanı 15 Temmuz gecesi yaptığı kahramanlığı anlatıyor. Televizyonlarda şov yapma. Meclis sana sorular sormuş, o sorulara yanıt ver önce. Eski Genelkurmay Başkanı ‘elimizde istihbarat belgesi yoktu’ diye açıklama yapıyor. Yazık 8 yıl sonra söylüyorsunuz bunu. Ben hayatımda yalan söylemedim. Bedeli ne olursa olsun bu ağızdan yalan çıkmaz. 15 Temmuz'dan önceki Yüksek Askeri Şura’da hem istihbarat kanallarından gelen bilgiler vardı. Hem de bizzat Genelkurmay Başkanı'nın kanaatlerini tek tek aldım. Başka istişareler de yaptık ama soru açık ve bu soru cevaplandırılmadıkça şehitlerin hakkı hukuku korunamaz arkadaşlar. Sıradan vatandaş çocuğunu fakirlikten bu okullarda okuttu diye bütün sülalesi cezalandırılırken, şu anda darbe girişimi davasının bir numaralı sanıklarından Mehmet Dişli'nin kardeşi nasıl Hollanda'ya büyükelçi yapıldı bunu açıklayın.

 

Milletin hesap sorma hakkı var sayın Cumhurbaşkanı. Bu şov yapan eski İçişleri Bakanı’nın ifadesiyle 15 Temmuz’un faili diye ilan ettiğiniz Birleşik Arap Emirlikleri'yle birkaç milyar dolar için neden ilişki kurdunuz?  Ben Birleşik Arap Emirlikleri'yle ilişki kurmayı yanlış görmem ama eğer öyle bir suç varsa önce hesabı sorulur. FETÖ borsalarını kim kurdu? Şimdi çıkıp konuşuyorlar. Darbe Araştırma Komisyonu’nun raporu yayınlanmadan 15 Temmuz'un hakkı verilemez. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'a sesleniyorum, sakın ha sizler şov yapmaya kalkmayın. Önce Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla kurulan 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu’nun raporu yayınlansın. Görevde olmamasına rağmen o rapora cevap veren tek devlet görevlisi benim. 75 sayfa rapor verdim milletimiz bilsin diye. Niye saklıyorsunuz bu raporu?  Devlet yönetmek ucuz kahramanlıkla olmaz. Devletin onurunu korumakla olur. 15 Temmuz’la ilgili bu konuda gerekli adımları atmayanlar bu onuru koruyamamışlardır.”

 

"Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadar herhangi bir devlet büyüğünün bürokratlara el öptürdüğü görülmüş mü?"

 

Özel Harekat Daire Başkanı Süleyman Karadeniz'in MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin elini öpmesine tepki gösteren Davutoğlu, "Özel Harekat Daire Başkanı Sayın Bahçeli'nin elini öpüyor. Sayın Bahçeli'nin sözlerinden daha çok simgelerine bakmamız lazım. Hani yüzük gösterir, dosyayı şey yapar, yolda yürür, şarkı söyletir. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadar herhangi bir devlet büyüğünün bürokratlara el öptürdüğü görülmüş mü? Atatürk’ün, İnönü’nün, Menderes’in bir kamu görevlisine elini öptürdüğü görülmüş müdür? Hiçbir zaman devlet hiyerarşisinde böyle bir rezalet görülmedi. Kaldı ki Sayın Bahçeli devlet hiyerarşisinde bir yerde de değil şu anda. Ondan daha konforlu siyaset yapan kimse yok. Dünyada da yok emin olun. Hiçbir sorumluluğu yok. İleride bugünkü hükümet icraatlarıyla ilgili bir soruşturma açılsa Bahçeli’ye hangi sıfatla soru sorulacak? Ama şu iddiası var Sayın Bahçeli'nin, ‘Devlet benim diyor.’ Devlet benim diyor. Dünyada hiçbir demokratik ülkede bir şahıs ya da bir grup devleti temsil etmez. Devlet milletindir. Ben o kahramanlarla terörle mücadelede omuz omuza durdum. Nice şehitlerin tabutunu omzumda taşıdım ama hiçbir emniyet mensubu benim karşımda baş selamıyla selamı vermek dışında bir bir özel selam beklemedim onlardan bilirler. Yanımda çalışan korumalar hepsi bilir. İnsan onunla saygı göstermeyenin devlet uğruna saygı göstermesi imkansızdır. Bütün emniyet teşkilatımıza söylüyorum, sizler bu milletin aziz evlatlarısınız ve bu millete hizmet dışında kimseye borcunuz yok. Sayın Bahçeli, artık kamil bir devlet adamı yaşına geldiniz. Sembollerle mesaj vermeyin. ‘Ben kontrol ediyorum devleti’ diyerek verdiğiniz her mesaj devlet hiyerarşisini bozuyor. Sinan Ateş cinayetinde takılan tutum ortada. Verilen mesaj açık. Yargı büyük bir sınavda. Sinan Ateş davasında adalet yerine gelmezse bir daha Türkiye'de kimse kendini emniyette hissetmez" şeklinde konuştu.

 

Saadet Partisi adına kürsüye çıkarak konuşma yapan Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, Gazze'de yaşanan soykırıma dikkat çekti. Kaya, "Bütün millet olarak tekrar sokaklara dökülüp Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu ve İsrail'i lanetlediğimizi en yüksek sesle dile getirmek gibi bir mecburiyetimiz var. Bizler hem TBMM hem de bütün Türkiye sathındaki teşkilatımız ile Filistinli kardeşlerimizin yanında durmaya devam edeceğiz" dedi.

 

15 Temmuz'dan ders çıkarılmadığını söyleyen Kaya, "Bir daha 15 Temmuzların yaşanmaması için gerekli olan dersleri çıkarıp, çıkarmadığımızı, 15 Temmuz’dan sonra demokrasimizi milli iradeyi daha da güçlendirmek için atılması gereken adımları atıp, atmadığımızı, en önemlisi de 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren asıl suçluların yargılanıp, yargılanmadığın, bu yargılamalar süresince insanlarımızın mağdur edilip, edilmediğini de bir kez daha gözden geçirmek zorundayız" dedi.

 

Kaya, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

 

"Yanlış ekonomi politikalarını düzeltmeye çalışırken vatandaşın mağdur edildiğini bir süreç ilerliyor. Yanlış izlenilen ekonomi politikasının bedeli, asgari ücretliye ve 12 bin 500 lira alan emeklilere kesiliyor. iz bu millete çektirdiğiniz faturaları yandaş müteahhitlerinize çektirmediğiniz sürece, bu milletin, asgari ücretlinin, emeklinin, fakirin artık kemerinde sıkacak tek bir delik bile kalmadı. Bu millete yansıttığınız her bir fatura, bu milletin kursağından aldığınız bir lokmadır. Ama bu milletin zenginlerine, bu milletin rantiyecilerine keseceğiniz her bir fatura olsa olsa karlarından azalma sonucu doğurur. Bu neden ile ekonomi ve siyaset bir tercihtir. Tercihinizi vatandaştan yana mı kullanacaksınız? Yoksa rantiyeciden yana mı kullanacaksınız? Temel mesele budur."