Ahde Vefa
Evet sevgili dostlar, Rabbime şükürler olsun bu günde sizlerleyiz.Hepimizinbir doğuş öyküsü vardır.Kimilerimiz kerpiç bir ev,- Kimilerimiz lüks bir villa, Banada nasip etmiş kara bir kılçadır mevla. Evet sevgili dostlar, toroslarda yaylada kıl çadırda,açtım gözlerimi dünyaya.Beşyaşlarında ya var ya yoktum.Sanıyordumki dünya bizim köyden ibaretti.Köyümüzün etrafı dağlardan ibaretti.İlk yaylaya çıkışımızda yeni dağlar tepeler ovalar ormanlar görünce, dedimki dünya bizim köyden ibaret değil. İlkokula başladım.iki öğretmen birinci beşinci sınıflar olmak üzere bütün öğrencileri sadece iki derslikte yani sınıfta okutuyordu. Köyümüzde elektrik yoktu,su ihtiyaçları pınarlardan taşımalı karşılanırdı.İşte,ilk defa öğretmenim anlattı bize teknolojiyi.”Bakın çocuklar,burda bir düğme var bastığınız zaman tavanda asılı lamba yanıyor “Biz tavana bakıyoruz nasıl bir lamba. Bizde gaz lambaları, onun bir altı idare dediğimiz diğer bir ismi çıra metal fitilli bol is yayan aydınlatma gereclerimiz.Hali vakti iyi olanlarda adı gibi lüx kullanıyordu. Öğretmenimizin anlattığı hiç birimizin kafasına yatmamıştı.Televizyon kelimesinide ilk ögretmenimizden duyduk. “Çocuklar radyo dinliyormusunuz “Koca köyde bir kaç kişide vardı radyo.Uzun uzun masa radyosu idi, ama bir şekilde dinlemiştik.”İşte çocuklaro radyonun kenarında büyük bir ayna var,o aynada konuşan şarkı türkü söyleyenler görünüyor “Bizler şok, nasıl olur böyle bir şey. Evet sevgili dostlar oluyormuş. Dünya bizim köyden ibaret değilmiş. Yaşam savaşı bizi köyden kasabaya, kasabadan ilçeye,,ilçeden ile derken,ailecek kendimizi büyük şehir istanbulda bulduk.Önceleri, dünya bize uzaktı çok uzaktı. Biz bize çok yakındık. Şimdi ise dünya bize çok yakın, bir parmağın altında.Biz ise, hem kendimizden hem ailemizden, hem çevremizden, örf anane ve geleneklerimizden vel hasıl kültürümüzden, geçmişimizden uzaklaştık.Daha nekadar nereye kadar uzaklasacagiz tahmin bile edemiyorum. Her şeyin fazlası zarar Teknolojiye karşı biri değilim. Lakin öyle bir zaman dayızki, üç kuşak birbirimizi anlamakta zorlanıyoruz. Her şey yerinde, aşırıya kaçmadan doğru kullanılırsa istenilen sonuçlara ulaşılabilinir .Aksi takdirde ya kendine ya ailene yada çevrene zararın dokunabilir farkında olmadan. Evet sevgili dostlar bana göre çağımızın en tehlikeli virüsü sosyal iletişim. Kaçımız çocuklarımızla olumlu iletişim kurabiliyoruz. Bir elin parmağı kadar. Düşünüyorum dostlar, biz mi teknolojiyi kullanıyoruz yoksa teknolojimi bizi kullanıyor. Bu hızlı çağa, teknolojiye ayak uydurmak için manevi bir çok kaybımızın yanısıra ya kaybolan zamanlar, sağlıklar, kazançlar en önemlisi kimliğin, bunlara ne demeli. Başta savunma, ulaşım, haberleşme, bilgiye erişim vs vs eyvallah. Ama bizden götürdükleri, bize verdiklerinden kat kat fazla ise, ben yokum dostlar.Tuzak insanoğlunun var olduğu gün den bugüne var olan bir şey. Amaç bu tuzaklara asla düşmemek. Günümüzde tanınmayan insanlar, görünmeyen eller sosyal medya aracılığı ile bizi her türlü tuzağa çekiyorlar. Bu tuzaklara düşmemek, uzaklastigimiz kendimize, ailemize çevremize tekrar yakınlaşmak dileği ile esen kalın, vefalı kalın, sağlıcakla kalın.