KÖŞE YAZISI

Avrupa’nın en pis insanlarının ülkesi!

 

Mustafa Mutlu

 

 

Dokuz günlük bayram tatilinin altı günü geride kaldı. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bütün tatil beldelerimize tüm yurttan büyük bir akın yaşandı.

 

Altı gün boyunca güzel beldelerimize geldiniz, yediniz, içtiniz, denize girdiniz.

 

Şimdi de ya döndünüz ya da dönmek üzeresiniz…

 

Bütün hayatını bir sahil kasabasında geçiren bir vatandaşınız olarak şunu söyleyebilirim ki geride iki şey bıraktınız:

 

Bir: Para! Hem de çok para… Yağmalanmadık market, dondurmacı, lokanta bırakmadınız!

 

İki: İnanılmaz bir pislik… Sahillerimizin, sokaklarımızın, nefes alacak bütün alanlarımızın içine sıçtınız!

 

Evet; sözcüğün gerçek anlamıyla söylüyorum bunu:

 

Elli metre yol yürümemek, belki de beş lira tuvalet parası vermemek için sahillerde çalıların, sokaklarda duvarların arkasına gizlenerek resmen sıçtınız.

 

Bu iki maddeyi biraraya getirirsek…

 

Paranızla bizim hayatımızın içine sıçıp gittiniz.

 

Sizden geriye kalan ise…İnanılmaz bir pislik!

 

 

Hepinizi suçlamıyorum elbette… Ama biz buyuz ne yazık ki!

 

İlk kez yurtdışına gidenler hep söyler ya, “Ayyy, her yer pırıl pırıldı. Bayıldım.”

 

Doğrudur bu…

 

Türkiye’nin Batı’daki sınırlarından çıkın, tüm Avrupa’da nereye gidersiniz gidin, bizim kadar pis bir ülke göremezsiniz…

 

Bunda suçlu ne devlet, ne de belediyeler.

 

Suçlu biziz!

 

Tüm yılını Almanya’da geçiren gurbetçimiz, orada sokağa bir sigara izmariti bile atmaz, ama…

 

Daha Kapıkule’den içeri girer girmez iki şey yapar:

 

Eğilip vatan toprağını öper…

 

Sonra da arabasının camını açıp derin bir vatan havası solur ve başını dışarı çıkarıp tükürür!

 

Boş poşetleri, kola ve bira kutularını otoyola fırlatır.

 

Neden?

 

Çünkü vatan toprağı kutsaldır ama çöplüktür!

 

Avrupa’da yasaktır ama bizde tüm pisliklerini istediğin gibi atma özgürlüğün vardır!

 

Bir saat önce sahildeydim…

 

Dün üst üste denize girdiğiniz yerler, bugün neredeyse bomboş…

 

Biz burada yaşayanlar ne yapıyoruz biliyor musunuz?

 

Sizin kuytulara gizlediğiniz kirli bebek bezlerinizi, çöp dolu poşetlerinizi, yerlere ve denize attığınız pet şişeleri temizliyoruz.

 

Yani sizin içine sıçtığınız yerlerde yaşamaya devam edebilmek için yurt bellediğimiz toprakları, sahilleri temizliyoruz.

 

Her türlü pisliğinizden bıktık…

 

Çekirge sürüsü gibisiniz…

 

Her fırsatta bu ülkenin insanlarını ne kadar sevdiğimi söyleyip duruyorum ama…

 

Siz sevilmeyi hak etmiyorsunuz be dostlar!

 

Evinize ayakkabıyla girmezsiniz ama evinizin dışındaki her yeri yaşanmaz hale getirirsiniz!

 

Bu pisliğiniz…

 

Etrafa yaydığınız bu kir; sadece sağa sola fırlattığınız kutularla, şişelerle, çöplerle sınırlı değil.

 

Beyniniz kirli sizin.

 

Yüreğiniz kirli.

 

O yüzden kendiniz gibileri seçiyorsunuz; sizi yönetmeleri için!

 

Bir kurala uymamak için ille de “ceza” tehdidiyle karşılaşmanız gerekli…

 

Radarın olduğu yerde ayağınızı gaz pedalından çekiyorsunuz ama tehdit ortadan kalkınca trafik canavarı oluyorsunuz yeniden…

 

Ölüyor, öldürüyorsunuz!

 

Bugün sizin yaşadığınız o büyük kentler var ya…

 

Biz oraları sizin yüzünüzden terk ettik!

 

Kentten değil; sizden kaçtık yani!

 

Sizin kabalığınızı, küstahlığınızı, gürültünüzü, kavgalarınızı, öfkenizi, kinle bakan gözlerinizi ve her türlü pisliğinizi daha fazla çekemedik…

 

Şimdi yılda iki defa birkaç günlüğüne giriyorsunuz hayatımıza ve sıçıp gidiyorsunuz!

 

Sizi sevmiyorum pis insanlar…

 

Sizi sevmiyorum güzel ülkemi Avrupa’nın tartışmasız en pis ülkesi yapan yaratıklar!

 

Ama ne yazık ki siz çoğunluksunuz ve demokrasilerde hep siz haklısınız…

 

İşte; bu yüzden mutsuzuz biz!